Erol Büyükburç
Erol Büyükburç, birçok kişi tarafından "Yerli Elvis" olarak bilinen ve Türk pop müziği tarihinin en büyük isimlerinden biri olan halk figürüdür. 8 Ağustos 1936'da Adana'da doğan Büyükburç, lise yıllarında, İstanbul'un önde gelen okullarından biri olan Vefa Lisesi'nde eğitim gördü. Bu dönem, onun müziğe olan ilgisinin temelini attığı ve ilk müzik grubunu kurduğu dönemdir.
İlk müzik grubunu lise yıllarında kurarak, Florya plajında performans sergileyen Büyükburç, gençlik tutkusunu ve müzik aşkını bu şekilde ifade ederdi. Bu erken dönem, kariyerine ve karakterine dair birçok şeyi şekillendirdi. Ardından İstanbul Belediyesi Konservatuvarı'nda eğitimine devam etti ve şan dersleri aldı.
1961 yılında 'Little Lucy' adlı bestesiyle müzik yaşamına başladı. Yeteneği ve karizması, ona Balkan Festivali'nde "En İyi Şarkıcı" ödülünü kazandırdı. Büyükburç, aynı zamanda uzun yıllar boyunca ünlü Efsaneler Orkestrası ile çalıştı.
Erol Büyükburç, her geçen gün kendini geliştiren ve sürekli olarak kendine yeni hedefler belirleyen bir sanatçıdır. Kariyeri boyunca 20 fotoroman, 6 taş plak, 5 long play, 75 tane 45'lik, 200'e yakın ödül, 1800 civarında besteyi hayata geçirdi.
Büyükburç'un kişisel hayatı, müzik kariyeri kadar hareketli ve dolu doluydu. İlk eşi Ayla Tayman ile kısa bir süre evli kalan Büyükburç, daha sonra Türkan Türker ile birliktelik yaşadı ve bu birliktelikten müzisyen iki kızı Ajlan ve Jeyan dünyaya geldi. Ardından Gönül Demirkol ile birliktelik yaşadı ve bu birliktelikten Özlem adında bir kızı oldu. İkinci eşi Emel Büyükburç ile 25 yıllık bir evlilik yaşadı ve bu evlilikten virtuoz piyanist ve MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı'nda Dr. Öğretim Üyesi olan Evren Büyükburç Erol dünyaya geldi. Üçüncü eşi Ute Esser ile olan evliliği ise boşanmayla sonuçlandı.
Erol Büyükburç, Türk pop müziği geleneğine birçok klasik eser kazandırmış özgün bir sanatçıdır. Hayatı, müziği ve başarıları, gençlerin ve onların ebeveynlerinin ilham alabileceği bir örnek teşkil eder. Çünkü Büyükburç, hayatını sanata adamış, aşkını ve tutkusunu işine yansıtan bir sanatçıydı. Onun hikayesi, başarıya giden yolda tutkunun, azmin ve hedefe odaklanmanın önemini bize hatırlatıyor.
Ancak Büyükburç, hayatının son yıllarında ailevi trajedilerle karşı karşıya kaldı. 1999 yılında kızı Ajlan'ı trafik kazasında kaybetti ve iki yıl sonra da karaciğer yetmezliği sonucu eşi Emel'i kaybetti. Büyükburç, hayatının sonunu İstanbul Etiler'deki evinde yalnız geçirdi ve 12 Mart 2015 tarihinde evinde ölü bulundu. Cenazesi, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Büyükburç'un hayat hikayesi, başarıdan trajediye, aşktan ayrılığa kadar hayatın tüm renklerini içerir. Bu yüzden onun hikayesi, gençler için ilham verici bir örnek olabilir. Hayat, genellikle bir dizi iniş ve çıkışlarla doludur ve Büyükburç'un hayatı bu gerçeği gözler önüne seriyor. Ancak onun hayatı ve başarıları, sevdiğimiz şeye tutkuyla bağlı kalırsak, başarıya ulaşabileceğimizi gösteriyor. Büyükburç, hayatını sanata adamış ve çoğu insanın hayal bile edemeyeceği bir başarı elde etmiştir. Gençler ve ebeveynler, onun hikayesinden ilham alabilir ve kendi hedeflerine ulaşmak için motivasyon bulabilirler. Erol Büyükburç'un hikayesi, başarı ve tutkunun sınırlarını zorlama hikayesi. Türkiye'nin bu büyük sanatçısını hatırlamak ve anmak için en iyi yol, onun hayatının ve mirasının ilham verici hikayesini paylaşmaktır.
Vefa Lisesi